Use LEFT and RIGHT arrow keys to navigate between flashcards;
Use UP and DOWN arrow keys to flip the card;
H to show hint;
A reads text to speech;
3 Cards in this Set
- Front
- Back
- 3rd side (hint)
Bend |
Viraj, dönemeç, eğmek , bükülmek, eğrilmek |
Sharp/ hairpin bend=keskin viraj Blind bend=kör viraj bend to / Bend towards=bir şeye aklı yatmak be round the bend=deli olmak bend over backwards=aşırı önlem almak, aşırı çaba sarfetmek drive somebody round the bend=deli etmek take/turn/round /negotiate the bend = viraj dönmek in bend=çaprazlama, çapraz yönde bend out of the window= pencereden sarkmak bend before=esintiyle sallanmak , rüzgarda/esintide sallanmak bend towards/to=doğru olduğunu düşünmek bend down=yere doğru eğilmek bend back=geriye kıvrılmak bend over, here it comes again=daha dur, arkası var /biraz daha sık dişini henüz/daha bitmedi , hazırlıklı ol bir dalga daha geliyor. / el mecbur better bend than break=eğilen baş kesilmez (atasözü) bend one’s strength=birinin gücü önünde eğilmek bend one’s elbow=içki yuvarlamak , kafayı çekmek bend the brow=kaşlarını çatmak, surat asmak, sert sert basmak, sinirli bakmak bend one’s efforts=çok çaba harcamak/ iyice,çok, etraflıca düşünmek/incelemek bend the wind=zorluklarla başa çıkabilecek kadar esnek ve dayanıklı olmak (zor da olsa yeni koşullara uyum sağlamak) bend over backwads=kendini paralamak, saçını süpürge etmek,yırtınmak bend someone’s ears=bıktırana kadar konuşmak go around the bend=çıldırmak bend someone out of shape=birisini kızdırmak/sinirlendirmek bend over backwards=çok uğraşmak/çok hevesli olmak send somebody round the bend=deli etmek bend the elbow=çok içmek bend over backwards=elinden geleni yapmak, çok çaba sarfetmek bend the truth=gerçeği çarpıtmak bend the rules=göz yummak bend to one’s will=ikna etmek send/drive someone around the bend=küplere bindirmek bend the knee=karşısında diz çökmek bend one’s mind= derinlemesine düşünmek , aklını/zihnini zorlamak above one’s bend=birinin bilgisini/kapasitesini/yeteneklerini aşan round the bend=çok yakında, hemen şuracıkta if there is a rule you can bend it=bir kural varsa onu esnetebilirsin
|
|
boundary |
Sınır, limit |
Lower boundary=alt sınır Boundary line=sınır çizgisi personal boundary=şahsi sınır |
|
collision |
Çarpışma, fikir ayrılığı, çatışma |
Collision density=çarpışma yoğunluğu Head-on collision=kafa kafaya çarpışma come into collision with=ile çarpışmak be in a head-on collision=bir araçla kafa kafaya çarpışmak be on a collision course=ciddi bir anlaşmazlık (çatışma/görüş ayrılığı) içinde olmak (deyim)
|