Use LEFT and RIGHT arrow keys to navigate between flashcards;
Use UP and DOWN arrow keys to flip the card;
H to show hint;
A reads text to speech;
29 Cards in this Set
- Front
- Back
|
Tuition |
"Tuition" kelimesinin anlamı öğretim ücreti veya ders ücretidir.
Noun (İsim): The tuition for this course is quite expensive.
Adjective (Sıfat): Tuition expenses are a significant financial burden.
Adverb (Zarf): He studied diligently to offset his high tuition bills.
Verb (Fiil): The school offers tutoring to students who need extra tuition. |
|
|
Harbour misconceptions |
Bu ifade "yanlış inançları sürdürmek" veya "yanlış anlayışları korumak" anlamına gelir. "Harbour" kelimesi burada mecaz anlamda kullanılır ve yanlış inançların veya fikirlerin tutulduğunu ifade eder.
Some people harbour misconceptions about climate change, believing it's a hoax. Bazı insanlar iklim değişikliği hakkında bir aldatmaca olduğuna inanarak yanlış inançlar sürdürüyorlar. |
|
|
Erroneous |
Erroneous, "yanlış," "hatalı," veya "doğru olmayan" bir şeyi ifade eder. She provided an erroneous answer to the math problem. Matematik sorusuna yanlış bir cevap verdi. |
|
|
Robust |
Robust kelimesi "sağlam," "dayanıklı," veya "güçlü" olarak kullanılır.
A robust immune system helps the body fight off infections. Sağlam bir bağışıklık sistemi, vücudun enfeksiyonlarla mücadelesine yardımcı olur. |
|
|
Open-form questions |
Açık uçlu sorular. |
|
|
Intrinsic |
Intrinsic kelimesi bir şeyin doğasında olan özelliklerini ifade eder. Bu özellikler, nesnenin kendisine özgüdür ve dış etkenlerden bağımsızdır.
The intrinsic beauty of the painting lies in its use of color and composition. Tablonun içsel güzelliği, rengin ve kompozisyonun kullanımında yatar. |
|
|
Predominate |
"Predominate" kelimesi, bir şeyin belirgin bir şekilde hakim olduğu veya baskın olduğu anlamına gelir. Bu kelime, genellikle bir grup, özellik, özellik veya durumun diğerlerine göre üstün veya baskın olduğunu ifade etmek için kullanılır.
In this region, agriculture predominates as the main source of income. Bu bölgede tarım, gelirin ana kaynağı olarak baskındır. |
|
|
Cetaceans |
Cetaceans, deniz memelilerini ifade eden genel bir terimdir. Bu gruba balinalar, yunuslar ve yunusbalıkları dahildir. |
|
|
Comprising |
Comprising, bir şeyin içinde bulunan veya oluşturan bileşenleri, öğeleri veya parçaları ifade etmek için kullanılır. "The team is comprised of experts from various fields." Takım, çeşitli alanlardan uzmanlardan oluşmaktadır. |
|
|
Porpoises |
Yunus balıkları. |
|
|
Terrestrial |
Terrestrial, kara veya karada bulunan şeylerle ilgili olan veya kara yaşamına ait olan anlamına gelir. Terrestrial ecosystems include forests, grasslands, and deserts. Karasal ekosistemler ormanları, çayırları ve çölleri içerir. |
|
|
Baleen species |
Balyozlu balina türü. |
|
|
Blowhole |
Blowhole, deniz memelileri olan balinaların ve yunusların başlarının üstünde bulunan ve nefes almak için kullanılan deliği ifade eder. |
|
|
Rudimentary |
Rudimentary, temel veya ilkel bir düzeyde olan şeyleri ifade eder. His understanding of the subject is rudimentary; he needs to study it more. Konuyu anlama düzeyi temel; daha fazla çalışması gerekiyor. |
|
|
Calves |
Calves, genellikle sığırların veya balinaların gençlerini ifade eder ancak bağlamına bağlı olarak farklı anlamlar taşıyabilir:
Sığırlar için: "Calves," sığır türü hayvanların gençleri veya yavrularıdır. Bu terim, özellikle süt sığırları veya et sığırları için kullanılır. Balinalar için: "Calves," balina türleri için kullanılan bir terimdir ve balinaların gençlerini ifade eder. Örneğin, bir mavi balina yavrusu bir "calf" olarak adlandırılabilir.
Bacaklar için: "Calves," insan vücudunun alt bacak bölgesinde yer alan kasları ifade etmek için de kullanılır. Bu kaslar, baldır kasları olarak bilinir. |
|
|
Courtship |
Courtship, 2 birey arasındaki romantik ilişkinin başlangıcını ve ilerlemesini ifade eden bir terimdir. Bu süreç, potansiyel bir ilişkinin oluşmasına ve gelişmesine yardımcı olan adımları içerir. Their courtship lasted for several months before they decided to get married. İkisinin de evlenmeye karar vermeden önceki kur yapma dönemi birkaç ay sürdü. |
|
|
Quarters |
Konut: "Quarters," kelimesi konut veya yaşam alanını ifade edebilir. Özellikle askeri personel için kullanıldığında "quarters" terimi, askeri personelin ikamet ettiği veya konakladığı yerleri ifade eder. Çeyrek: "Quarters," bir çeyrek, yani dörtte bir anlamına gelir. Bu bağlamda kullanıldığında, "quarters" kelimesi miktarı veya bölünmüş bir bütünü ifade eder. Dönem: "Quarters," iş veya akademik yılın belli dönemlerini ifade edebilir. Örneğin, finansal raporlar her çeyrek yayımlanır. |
|
|
Preliminary |
Preliminary," kelimesi ön veya hazırlık aşamasıyla ilgili olan şeyleri ifade eder. Genellikle bir şeyin ana olayı veya işlemi öncesinde yapılan hazırlık, planlama veya ilk adımlar anlamında kullanılır. They conducted a preliminary investigation before the full inquiry began. Tam soruşturma başlamadan önce ön bir inceleme yaptılar. |
|
|
Leap |
Leap atlamak, sıçramak veya fırlamak anlamına gelir. Bu kelime, bir nesnenin veya kişinin bir noktadan başka bir noktaya hızla ve aniden hareket etmesini ifade eder. The athlete made a spectacular leap over the high jump bar. Sporcu, yüksek atlama çubuğunun üzerinden muhteşem bir sıçrama yaptı. |
|
|
Turbid |
Bulanık, çamurlu. |
|
|
Flooded plains |
Flooded plains sular altında kalan düzlükler veya taşkın ovalar anlamına gelir. Bu ifade, genellikle şiddetli yağmur ya da nehirlerin taşması sonucu düzlüklerin sular altında kalmasını ifade etmek için kullanılır. |
|
|
Slit |
Yırtık veya dar bir çatlak. She noticed a small slit in her dress, so she decided to mend it. (Elbisesinde küçük bir yırtık fark etti, bu yüzden onarmaya karar verdi.) |
|
|
Forage |
Forage genellikle yiyecek, yem veya malzeme aramak, toplamak veya bulmak anlamına gelir. Bu kelime, hayvanların yiyecek araması veya insanların doğada yiyecek veya malzeme arayışı için kullanılır. The bears forage for berries in the forest during the summer. (Aykırılar yazın ormanda böğürtlen ararlar.) |
|
|
Rendition |
Rendition, genellikle bir şeyin yorumu, sunumu veya icrasını ifade eden bir terimdir. Ayrıca, genellikle bir şarkının veya müziğin belirli bir şekilde seslendirilmesi anlamında da kullanılabilir. Her rendition of the classic song brought tears to the audience's eyes. (Klasik şarkının yorumu, izleyicilerin gözlerine yaş getirdi.) |
|
|
Apt ways |
Apt ways uygun yollar veya uygun yöntemler anlamına gelir. She found apt ways to solve the problem efficiently. (Sorunu verimli bir şekilde çözmek için uygun yöntemler buldu.) |
|
|
Spoke |
Spoke, genellikle bir tekerleğin çevresinde dönen çubuklardan birini veya bir şeyin üzerine konuşmayı ifade eder. The bicycle wheel has several spokes to support the rim. (Bisiklet tekerleği, jantiyi desteklemek için birkaç çubuğa sahiptir.) |
|
|
Dashed |
Dashed, genellikle hızlıca veya ani bir şekilde bir yere gitmek anlamına gelir. Ayrıca, umutları kırılmış veya hayal kırıklığına uğramış bir durumu ifade etmek için de kullanılabilir. Aynı zamanda çizgi çizgi anlamına da gelir. Their hopes were dashed when the results were announced. (Sonuçlar açıklandığında umutları kursağında kaldı.) |
|
|
Jerking |
Jerking genellikle ani, iradesiz veya kesintili bir hareketi ifade eder. Bu kelime, bir nesnenin veya bir kişinin aniden ve hızlıca sarsılması veya titremesi durumunu anlatmak için kullanılır. The car started jerking when it ran out of gas. (Araba benzin bitince birdenbire sarsılmaya başladı.) |
|
|
Conventions |
Conventions, genellikle belirli bir grup, topluluk veya sektör içinde kabul edilen ve takip edilen gelenekler, kurallar veya uygulamalar anlamına gelir.
Business conventions provide opportunities for networking and learning. (İş konferansları, networking ve öğrenme fırsatları sunar.)
Cultural conventions vary from one country to another. (Kültürel gelenekler ülkeden ülkeye değişir.) The scientific community follows certain conventions when publishing research papers. (Bilimsel topluluk, araştırma makaleleri yayınlarken belirli kuralları takip eder.) |
