Use LEFT and RIGHT arrow keys to navigate between flashcards;
Use UP and DOWN arrow keys to flip the card;
H to show hint;
A reads text to speech;
82 Cards in this Set
- Front
- Back
|
Abandon |
Bırakmak, terk etmek, vazgeçmek |
|
|
Ability |
fiziksel veya zihinsel yetenek, kabiliyet |
|
|
Able |
bir şeyi başarmak, yapma yeteneğine sahip olmak, yapabilmek becerikli, zeki ve bir şeyi yapmada iyi |
|
|
About |
hakkında
bir yerde ya da orada rastgele bulunma, oralarda olma They were creeping about the garden. |
|
|
Above |
yukarıya, yukarıda, üste doğru üstünde, fazlasıyla, ziyadesiyle; Rates of pay are above average. |
|
|
Abroad |
yurt dışına, yurt dışında He lived abroad for many years. |
|
|
Forthcoming |
Yakında, gelecekte |
|
|
I urge |
Israr etmek, üstelemek, zorlamak |
|
|
What's gonna happen |
Ne olacak!? |
|
|
Giant |
Dev, kocaman |
|
|
Knowladge |
Bilgi, malumat, brifing |
|
|
Don't care |
Boşver |
|
|
İnherit |
Miras |
|
|
Kind |
Nazik (sıfat) Tür, çeşit (noun) |
|
|
Excited |
Heyecanlı, telaşlı |
|
|
I'm very well |
Ben çok iyiyim |
|
|
Honest Man |
Dürüst, açıksözlü adam |
|
|
Someone else |
Birisi, bir kimse There's someone at the door. herhangi biri/bir kimse I picked up someone else's book by mistake. |
|
|
Pick up |
toparlanmak, iyiye gitmek, gelişmek, düzelmek Business is really starting to pick up now.
gittikçe şiddetlenmek/hız kazanmak If the wind picks up, it becomes stronger. |
|
|
Envelope |
Zarf (kağıt konulan) |
|
|
I've got a headache/toothache |
Baş/ diş ağrım var |
|
|
What a nice/beatiful day |
Ne güzel bir gün! |
|
|
What an interesting film/book |
Ne ilginç bir film/kitap ! |
|
|
I've got half an hour |
Yarım saatim var |
|
|
Doesn't matter |
Önemli değil |
|
|
Disease |
Hastalık |
|
|
I swear |
Yemin ederim |
|
|
İ'm part of an swimming club |
Yüzme kulübünn bir parçasıyım |
|
|
Probably |
Muhtemelen |
|
|
Neighborhood |
Semt, çevre |
|
|
I wasn't much |
Çok değildim,... |
|
|
İt took me a while |
Biraz zamanımı aldı |
|
|
You can keep the change |
Üstü kalsın |
|
|
Nearest |
En yakın |
|
|
I am looking for ... |
.... Şeyi arıyorum? (Nerede acaba?) |
|
|
Can you bring the check? Please |
Hesap alabilir miyim? Lütfen |
|
|
I need to go |
Gitmem gerek |
|
|
Do you have any rooms available? |
Boş odanız var mı? |
|
|
May, ı see the room first? |
Önce odayı görebilir miyim? |
|
|
Can/May ı use your wifi? |
Wifi nizi kullanabilir miyim? |
|
|
I will pay |
Ben ödeyeceğim |
|
|
What would you recommend? |
Ne tavsiye edersiniz? |
|
|
What are some local specialties? |
Yerel yemekleriniz nelerdir? |
|
|
What is the entrance fee? |
Giriş ücreti ne kadar? |
|
|
What is there to see around here? |
Buralarda görülecek neler var? |
|
|
I will do my best |
Elimden geleni yapacağım |
|
|
Leave me alone |
Beni yalnız bırak |
|
|
Calm down! |
Sakin ol! |
|
|
Don't shout at me! |
Bana bağırma! |
|
|
Hurry up! |
Acele et |
|
|
Make a noise |
Gürültü yapmak |
|
|
Take your medicine! |
İlacını al |
|
|
Who you are?! |
Sen kimsin?! |
|
|
How genius! |
Dahice! |
|
|
I am proud of you |
Seninle gurur duyuyorum |
|
|
Cough |
Öksürük/ öksürme |
|
|
Riverbank |
Nehir kıyısı |
|
|
Night fall |
Akşam/ gece olduğunda |
|
|
Take off |
1- kalkmak/ havalanmak (uçak) 2- beklenmedik bir anda başarıyı yakalamak 3- Aniden gitmek/ birden ayrılmak |
|
|
Let me introduce myself |
Kendimi tanıtayım |
|
|
Do you have sibling? |
Kardeşin var mı? |
|
|
What about you? |
Ya sen? |
|
|
You know what? |
Biliyor musun? |
|
|
Once upon a time |
Bir zamanlar ... |
|
|
Just remember! |
Sakın unutma! |
|
|
Protect the environment |
Çevreyi korumak |
|
|
At the top of.. |
1- Bir şeylerin tepesinde (gerçek) 2- Bir konuda/işinde zirve noktasında(mecaz) |
|
|
This is the only thing ı have |
Sahip olduğum tek şey bu |
|
|
Get on well |
Biriyle iyi geçinmek |
|
|
Profession |
Meslek |
|
|
Stave |
Ocak(mutfak) |
|
|
Closet |
Giysi dolabı |
|
|
Curtain |
Perde |
|
|
without any doubt |
Hiç süphesiz ki |
|
|
No matter what you say |
Sen ne söylersen söyle |
|
|
No matter what you know |
Sen ne bilirsen bil |
|
|
afraid of |
Korkmak |
|
|
describe |
1- Tanımlamak 2- betimlemek 3- anlatmak |
|
|
extraordinary |
Olağanüstü, olağandışı |
|
|
reluctant |
İsteksiz, gönülsüz |
|
|
Reluctant |
İsteksiz |
|
|
Violent |
Sert |
