Use LEFT and RIGHT arrow keys to navigate between flashcards;
Use UP and DOWN arrow keys to flip the card;
H to show hint;
A reads text to speech;
379 Cards in this Set
- Front
- Back
- 3rd side (hint)
Kalkan balığının üzerindeki düğmeye benzer kemiksi oluşum |
Çivi |
dorsal fin |
|
Gizlice yürütülen herhangi bir plan komplo düzen |
Dolap |
conspiracy, cabal |
|
Boş söz gevezelik palavra |
Mavra |
fun and games |
|
Dar bir çerçeveye özgü dil |
Jargon |
parlance |
|
Selamet |
Esenlik |
|
|
Sigirin iki kürek kemiği arasından ve pirzolalik yerinden çıkartılan kemiğinden sıyrılmış et dilimi |
Antrikot |
|
|
Eski dilde sağlık yurdu |
Darüşşifa |
|
|
Ayakta tedavisi yapılabilecek durumdaki hastaların ufak çapta tedavi edilerek karşılığında ücret talep edilmeyen veya az ücret alinan bakım evi |
Dispanser |
|
|
Icinden zor çıkılır çapraşık |
Dolambaçlı |
|
|
Halk ağzında ince yağmur |
Çise |
|
|
Konut icinde gündelik olarak yapılan her tür uğraş |
Ev işi |
|
|
Esnek dokunmuş bir kumaş türü |
Jarse |
|
|
Kuskudan doğan korku |
Endise |
|
|
Mecazen yadirgamaz duruma gelmek hoşlanır olmak alışmak benimsemek |
Isınmak |
|
|
Seçilip toplanmış, secilerek bir araya getirilmiş |
Derleme |
|
|
Orta kısımlardan eğrilmek, kamburlasmak, kavisli hale gelmek |
Bel vermek |
|
|
Titrek ve göz alıcı bir parlaklik saçmak |
Işıldamak |
|
|
Mecazen asil konu içindeki küçük noktaları kendi çıkarına göre ayırma ön plana çıkarma |
Cımbızlama |
|
|
Davasını teklifini iptal etmek, hükümsüz kalmak |
Geri çekmek |
|
|
Mecazi anlamda dayak kötek |
Sopa |
|
|
Eski dilde sihir büyü anlamına gelen ve yaygın bir kadın adı olarak kullanılan farsça kökenli sözcük |
Füsun |
|
|
Tadı güzel olan damaga keyif veren |
Leziz |
|
|
Topu karşı takımın oyuncuları arasından takım arkadaşına geçirme |
Ara pası |
|
|
Eski dilde başkent bassehir |
Payitaht |
|
|
Iki veya daha fazla kişi için dar bir alana güçlükle yerleşmek |
Sığışmak |
|
|
Matematikte sıfırdan sonsuza kadar giden kesirsiz birimlerden her biri |
Doğal sayı |
|
|
Teklifsiz konuşmada ilgilendirmek |
Irgalamak |
|
|
Gezmek dolaşmak fiillerin farklı yerleri yurtları baska baska ülkeleri anlamıyla niteleyen kelime |
Diyar diyar |
|
|
Kendine güvenen güçlü olduğuna inanan |
Benim diyen |
|
|
Bir tür tatlının ve et suyunun soğuduktan sonra gevşek ve esnek bir kıvam almış halinin ortak adı |
Jöle |
|
|
Olağanüstü etkileri olduğuna inanılan sıvı |
Iksir |
|
|
Yüz rengi |
Beniz |
|
|
Mecazi anlamda çözülemeyecek duruma gelmiş karışık durum |
Arap saçı |
|
|
Siyasi ve toplumsal bir öğreti oluşturan düşünceler bütünü |
İdeoloji |
|
|
Bazı Avrupa ülkelerinin ikinci dünya savaşından sonra oluşturduğu 1990lı yıllarda dağılan siyasi birlik |
Doğu bloku |
|
|
Tıpta haberlesmede ve sanayide kullanılan çok kuvvetli ve toplu ışık |
Lazer ışını |
|
|
Birine karşı duyulan saygı sevgi |
Hatır |
|
|
Solunum yolları ve sindirim organları tarafından salgılanan koyu kıvamlı yapışkan madde |
Mukus |
|
|
Mecazen uyanık davranarak çıkar sağlayan imkanlardan kurnazca yararlanmasini bilen kişi |
Cingöz |
|
|
Gaz veya elektrikle çalışarak sıcak su sağlayan araç |
Şofben |
|
|
Yerlesim bolgelerinde anayola açılan ikinci derecedeki yol |
Sokak |
|
|
Mecazen kızmak öfkelenmek sinirlenmek |
Gerilmek |
|
|
Sağlığını hayati tehlike içerecek kadar kaybetmiş olan iyileşmesi güç |
Ağır hasta |
|
|
Ardiye |
depo |
|
|
mücadele çarpışma savaş anlamında, yaygın bir erkek adı olarak da kullanılan söz |
cenk |
|
|
kaliteyi ortaya koyan ticari isim |
marka |
|
|
kolay anlaşılır şekilde, gizli taraf bırakmadan |
açıkça |
|
|
ilahi düşüncede insanın başlangıç ve bitiş noktası |
toprak |
|
|
belli bir alana düzensizce yayılmış olan |
dağınık |
|
|
bir şeyi uçlarından kesmek |
kırpmak |
|
|
uzaya çıkmış rus |
kozmonot |
|
|
iki yana sallanarak yürümeyi ifade eden ikileme |
badi badi |
|
|
"etmek" fiiliyle birlikte acımadan hiçbir şey düşünmeden saldırmak veya söylemek |
veryansın |
|
|
argoda kaçak veya yasak bir şeyi gizli bir yere saklamak |
zulalamak |
|
|
çok utanacak bir duruma düşmek |
rezil olmak |
|
|
ağırlıklı olarak inşaat, hırdavat, tadilat ve dekorasyon malzemelerinin satıldığı büyük mağaza |
yapı market |
|
|
dökümlü, hafif açık, serbest yaka türü |
degaje |
|
|
ismi herhangi bir sebeple söylenmeyen veya gerekli görülmeyen kişinin adının yerini tutan söz |
filanca |
|
|
tahtadan parçaları uc uca takılı, uzun bir boru biçiminde, perdeli bir üflemeli çalgı |
fagot |
|
|
olumsuz anlamının yanı sıra küçük kız çocukları için şaka yollu kullanılan söz |
zilli |
|
|
saf dışı bırakmak |
ekarte etmek |
|
|
eski Yunan kent devletlerinde, genellikle bir tepe üzerinde bulunan, çevresi surla çevrili, içinde sarayın, önemli yapıların ve tapınakların yer aldığı iç kale. |
akropol |
|
|
acı ve sıkıntıya karşı dayanıklı |
canı pek |
|
|
taşıma ücreti |
hamaliye |
|
|
önceden yapılanlar göz önüne alınmadan, yeniden |
sil baştan |
|
|
esenleşip hatır sormak için söylenen sözler |
selam sabah |
|
|
bazı spor dallarında rakipi bertaraf etmek için yapılan kıvrak hareket |
çalım |
|
|
bir şeye veya kimseye bağlı olmayan |
başıboş |
|
|
kendisini yokluk ve eziyete alıştırmış hintli dervişleri için kullanılan söz |
fakir |
|
|
sabah yeli anlamına da gelen klasik türk müziğindeki bir birleşik makamın adı |
saba |
|
|
genellikle ketenden açık toprak tonlarında, bol cepli gömlek ve diğer kıyafetlere verilen ön ad |
safari |
|
|
geniş ve mamur yere hoş geldiniz, rahat ediniz anlamında bir esenleşme sözü |
merhaba |
|
|
yer altından çıkarılmış ve henüz işlenmemiş olan doğal yanıcı mineral yağ |
ham petrol |
|
|
olsun fiiliyle birlikte bir şeyi esenlikler dileyerek bağışlarken kullanılan tabir |
helalü hoş |
|
|
tuvalet |
abdesthane |
|
|
çok kurnaz ve pratik zekalı insanlar için kullanılan söz dizisi |
cinfikirli |
|
|
kuşlarda katı yiyecekleri öğütme yeri |
taşlık |
|
|
doğadaki örneklerine benzetilerek insan eliyle yapılmış olan |
yapay |
|
|
batı aristokrasisinde prensesten sonra gelen en yüksek soyluluk unvanı |
düşes |
|
|
tembel ve gevşek kimse |
uyuşuk |
|
|
birinin karakteri, mizacı, alışkanlıkları |
huyu suyu |
|
|
eskiden kaynana anlamında da kullanılan ihtiyar kadınlar için yaygın bir hitap sözü |
hanım anne |
|
|
yenidünya adıyla da anılan bir ağaç ve bu ağacın meyvesi |
malta eriği |
|
|
biri hakkında alaylı dedikodu yapmak |
tefe koymak |
|
|
devrik cümlelerle ünlü olan batı edebiyatına özgü şiir türü |
sone |
|
|
hint kamışı |
bambu |
|
|
hava taşıtı garajı |
hangar |
|
|
diyelim ki varsayalım ki anlamlarında eski bir sözcük |
faraza |
|
|
damakta veya dilde hafif yakıcı bir etki bırakan tat |
acımtırak |
|
|
ayırdına varmak, sezmek ve seçmek |
fark etmek |
|
|
istekte bulunulacak kimsenin hoşgörülü uyumlu olduğu zaman |
eşref saati |
|
|
bir günahı tanrıya bağışlatmak umuduyla verilen sadaka veya tutulan oruç diyet |
kefaret |
|
|
bir eksenin döndürdüğü tekerlek biçimindeki makine parçası |
çark |
|
|
bir olay varlık veya düşünce üzerinde varılan yargı fikir |
görüş |
|
|
alt anlamı yüksekten bir yeri bütün olarak gören olan söz |
hakim |
|
|
koyu parlak siyah renge adını veren ağaç türü |
abanoz |
|
|
alışılana ek olarak, alışılandan çok |
fazladan |
|
|
bunun gibi, böyle. |
hakeza |
|
|
seslerin sözlerin vurguların anlam ve heyecan duraklarını kurallarına uygun olarak söyleme biçimi |
diksiyon |
|
|
çoğunlukla kimya çalışmalarında kullanılan bir ucu kapalı cam boru |
deney tüpü |
|
|
yazların sıcak ve kurak, kışların soğuk ve kar yağışlı geçtiği, sıcaklık farklarının belirgin olduğu hava karakteri |
kara iklimi |
|
|
doğruluktan yana olan hakkı gözeten dürüst |
adil |
|
|
davası, iddiası davranışı düşüncesi doğru ve yerinde olmayan |
haksız |
|
|
hatıra gelmeyen bir sırada, birden, birdenbire, bedaheten, defaten, fücceten |
ansızın |
|
|
alt anlamı birdenbire ve bol bol akmak ya da çok ağlamak olan söz |
boşanmak |
|
|
üzüntüyle soluk almak |
iç çekmek |
|
|
farklı ülkelerdeki ticaret imkanı ve ortamı |
dış piyasa |
|
|
argoda açıktan para bahşiş veya rüşvet vermek |
sakal atmak |
|
|
bir işin yapılması veya bir borcun ödenmesi için tanınan süre, mühlet, mehil |
vade |
|
|
şantiye miğferi |
baret |
|
|
fazladan kılınan namaz ve tutulan oruç |
nafile |
|
|
yapılmış şeyler |
mamulat |
|
|
sahne hiyerarşisinin zirvesinde olan kişi |
assolist |
|
|
boşa gitmek boşuna harcanmak |
heba olmak |
|
|
bir kumaşı biçerken kenarında bırakılan boşluk |
dikiş payı |
|
|
bir kuruma işletmeye aynı görüşü paylaşan insanları toplama yerleştirme |
kadrolaşma |
|
|
muhtaç ve aciz kişilerin barındığı toplumsal yardım kuruluşu |
bakım yurdu |
|
|
keçiboynuzu |
harnup |
|
|
ruhani, tinsel |
manevi |
|
|
dişle ilgili dişe ait |
dental |
|
|
savaşlarda gücü ve yılmazlığıyla üstünlük kazanan veya yiğitlik gösteren kimse, batur |
bahadır |
|
|
martının açık denizleri seven iri kıyım kuzeni |
albatros |
|
|
işlerini gelişigüzel yapan, savsaklayan, sonrasını düşünmeyen, boşlayan |
ihmalkar |
|
|
yol yordam uygun davranış biçimi |
adap erkan |
|
|
futbolda havadan gelen topa ayağın üstüyle vurma |
vole |
|
|
tarikattan olanların barındıkları, ibadet ve tören yaptıkları yer |
tekke |
|
|
bir iletkenin uçları arasındaki güç farkı, gerilim |
voltaj |
|
|
polisiye olay |
vukuat |
|
|
yarışmalarda büyük fark atarak kazanmayı nitelerken kullanılan söz dizisi |
uzak ara |
|
|
bitirim jargonundaki tavsiyeye benzer gözdağı ve tehdit sözü |
akıllı ol |
|
|
baskı ile hükmetme, tahakküm |
zorbalık |
|
|
Görgüsüz, kaba saba, yontulmamış (kimse). |
hıyarağa |
|
|
bir iş için ihtiyaç duyulan şey |
gereç |
|
|
kuşlarda bulunan katı veya konsa da denen öğütücü mide |
taşlık |
|
|
ziyan olan veya zarar gören bir şeyin yerini doldurma karşılama |
telafi |
|
|
solunum |
teneffüs |
|
|
küsuratı göz ardı edip sayıyı yuvarlayarak yapılan matematik işlemi |
düz hesap |
|
|
illüzyon |
yanılsama |
|
|
hakaret yollu kullanılan yemek yeme anlamının yanı sıra rüşvet yeme anlamında da kullanılan bir söz |
ziftlenme |
|
|
bir yeri yaşanmaz, huzursuz, rahatsız, zevk alınmaz bir hale getirme |
zindan etme |
|
|
kesik koni biçiminde kürk veya kumaştan yapılan başlık |
kalpak |
|
|
yelve kuşu |
florya |
|
|
her türlü mikroptan arınmış |
aseptik |
|
|
asker azığı |
tayın |
|
|
güçlü etkili becerikli |
yaman |
|
|
haberleşmek için antenlerden yararlanan elektromanyetik dalgalar yardımıyla çalışan araç |
telsiz |
|
|
bir tür eğlence fişeğinin halk ağzında alay anlamında kullanılan adı |
maytap |
|
|
ışık dalgalarının bir yüzeye çarparak yön değiştirmesi |
yansıma |
|
|
başkasının hakkına, mahremine namusuna el uzatma |
tecavüz |
|
|
ismin hiçbir takı almamış durumu |
yalın hal |
|
|
ilk olarak küf mantarından elde edilmiş olan mikrop savaşçısı |
penisilin |
|
|
bir hayvan uzvuyla aynı ismi taşıyan geniş yapraklı süs bitkisi |
devetabanı |
|
|
kökeni orta asyaya kadar uzanan en eski, yağ sürülmeden yapılan, serbest biçimdeki geleneksel türk güreşi |
karakucak |
|
|
perişan derbeder |
hırpani |
|
|
dağların ve tepelerin eteklerinin üst kısmı |
sırt |
|
|
canlıyı türlü tepkilere sürükleyen içten gelen gerilim |
dürtü |
|
|
hakkını vererek adamakıllı çokça |
iyice |
|
|
sarp ve ulaşılması zor olan |
yalçın |
|
|
hakkından kendi isteğiyle vazgeçme |
feragat |
|
|
dış alım |
ithalat |
|
|
bir tartışmanın sonunda söz söyleyemeyecek duruma gelmek yenilmek |
mat olmak |
|
|
mide damar ve bağırsaklarda bulunan isteğimiz dışında çalışan adalelerin ortak adı |
düz kaslar |
|
|
bilim kurgu eserlerinde rastlanılan zahmetsiz yolculuk türü |
ışınlanma |
|
|
herkesten veya her şeyden ayırma, bir kenara koyma, soyutlama, yalıtma |
tecrit etme |
|
|
ödenek |
tahsisat |
|
|
ortaya çıkmak baş göstermek |
zuhur |
|
|
söyleyiş |
telaffuz |
|
|
küresel alanda faaliyet gösteren ve büyük başarı sağlayan firmalar, markalar |
dünya devi |
|
|
hemen herkes için güzel niyetler besleyen, temiz duygulara sahip olan |
iyi kalpli |
|
|
bir yutumluk günah |
haram lokma |
|
|
askeriyedeki hazır ol vaziyeti |
esas duruş |
|
|
dramatik göğüs |
bağır |
|
|
katı maddelerin büyük parçası |
kütle |
|
|
bir öğünlük pilav |
temcit |
|
|
bir şeyi kıvırıp silindir biçiminde kendi üzerine sarmak |
dürmek |
|
|
kendi kendine yürüyemeyecek derecede sarhoş kimse |
küfelik |
|
|
bir tür nostaljik mutfak mobilyası |
teldolap |
|
|
yola çıkan birini uğurlarken söylenen iyi dilek sözü |
selametle |
|
|
yapıda zemin kotunun (sıfır kotu, giriş kotu) altında kalan, ama toprağa gömülü olmayan bölümü ifade eder. bu bölüm yapının üzerine oturtulmuş olduğu bir döşeme, bir kaide olabileceği gibi, basitçe, bodrum katının yüzeyde kalan kısmı da olabilir. (sous bassement) |
subasman |
|
|
verimli doğurgan şuh işveli |
dişi |
|
|
bir yapının yer altındaki dayanağı |
temel |
|
|
bir emek sonucu ortaya konulan ürün eser |
yapıt |
|
|
boyutuna göre barka alamana gibi isimler verilen taşıt |
sandal |
|
|
yöresel ağızda yumruk |
zumzuk |
|
|
iki kişinin gerçekleştirdiği bireysel karşılaşmalar |
teketek |
|
|
göz önünde olan görünen yer |
ortalık |
|
|
kendi işi ve isteği için başkalarını uğraştırmak sıkıntı vermek |
yük olmak |
|
|
hasreti çekilir olmak |
özlenmek |
|
|
türlü organik maddelerin üzerinde nem ve ısının etkisiyle oluşan bir tür mantarın rengi |
küf yeşili |
|
|
hücre yenilenmesini hızlandıran, su kaybını azaltan, cildin solunumunu ve doğal savunmasını kuvvetlendiren şifalı sıvı |
serum |
|
|
ayağa gelen topu bekletmeden en yakın ve uygun durumdaki takım arkadaşına geçirme |
tek pas |
|
|
ziraate yatkın battal bahçe |
bostan |
|
|
belli bir hastalığı işarete eden belirti ve bulgular bütünü |
sendrom |
|
|
çekinip korkmadan tehlike veya güçlüklere girişen acar |
atılgan |
|
|
benzerlerine göre daha yüksek düzeyde olma durumu, avantaj |
üstünlük |
|
|
suya düşme sesi |
cumburlop |
|
|
demiryolu, tren |
şimendifer |
|
|
kovmak başından savmak |
sepetlemek |
|
|
kırmalı ve potlu folklorik pantalon |
potur |
|
|
mahkemelerce verilen kararın, kanun ve usul yönünden incelenmesini sağlayan yasal yol |
temyiz |
|
|
korkuyla sinmek, suspus olmak |
pısmak |
|
|
birinin düşündüklerini hiçbir bağlantı olmadan algılama yeteneğine sahip kişi, uza duyumcu |
telepat |
|
|
içinde doğaüstü varlıklar bulunduğuna inanılan yerler |
tekinsiz |
|
|
közde pişirilen kemiksiz et |
külbastı |
|
|
Sabır |
Dayanç |
|
|
Bedenin açıkta bırakılması hoş karşılanmayan bölümleri |
Edep yeri |
|
|
Kehribara çalan sarı tonu |
Bal rengi |
|
|
Insanoglunun kullandığı araç gereçlere ilişkin bilgilerin tümü |
Teknoloji |
|
|
Yapılan kötülük karşılıksız kalmaz |
Eden bulur |
|
|
Henüz yemin etmemiş olan asker |
Acemi er |
|
|
Halk arasında çevre bilimi |
Ekoloji |
|
|
Bilinmeyen veya tanınmayan kişi |
Biri |
|
|
poker oyununda aynı renkten ve aynı türden beş kağıt |
floş |
|
|
halk ağzında amca |
emmi |
|
|
bir ilacın bir defada veya bir günde alınması gereken miktarı |
dozaj |
|
|
"düşün, acı!" anlamlarında bir seslenme sözü |
insaf |
|
|
eski zamanların tek kişilik komedi gösteri ustası |
meddah |
|
|
yıkılmış veya yıkılmaya yüz tutmuş yapı |
harabe |
|
|
boks olarak adlandırılan, yumruk diz dirsek ve tekmelerin kullanıldığı bir dövüş sporuna adını veren ülke |
tayland |
|
|
yavaşça belli etmeden anlamlarında bir ikileme |
usul usul |
|
|
her sözü düşünmeden onaylayan |
sallabaş |
|
|
alışılagelmişin dışında apayrı anlamlarına gelen, motorlardaki bir kayış ve milin de ön adı olan batı kökenli sözcük |
eksantrik |
|
|
yeni doğmuş veya yemle beslenecek kadar büyümemiş olan sığır yavrusu |
süt danası |
|
|
bir bilgiyi, bir dokümanı gizli işaretlerle kodlamak |
şifrelemek |
|
|
çeşitli iş kolları ve görsel estetik dallarda eğitim veren kurum |
sanat okulu |
|
|
yoğunluğundan dolayı akışkanlığı az olan |
koyu |
|
|
bayağı, sıradan |
banal |
|
|
bir diğerine üstünlük sağlamadan, eşit durumda |
başabaş |
|
|
holstein olarak da bilinen inek türüne adını veren ülke |
hollanda |
|
|
belli bir kalça tipine adını veren ülke |
brezilya |
|
|
sarmal kabuklu yumuşakça |
salyangoz |
|
|
kişiyi gülünç duruma düşüren rezillik |
maskaralık |
|
|
çok değişik türleri olan, türlü türlü |
envai çeşit |
|
|
arapça, aramice, habeşçe ibranice dillerinin ait olduğu dil ailesi |
sami |
|
|
hava ve deniz taşıtlarındaki hareketli bir parçanın hile dalavere anlamında da kullanılan bir adı |
dümen |
|
|
eski dilde dergi |
mecmua |
|
|
bir şapka türüne de adını vermiş olan ülke |
panama |
|
|
bir kurt köpeği cinsine adını veren ülke |
belçika |
|
|
mecazen saçmalamaya başlamak, aklını bozmak |
sapıtmak |
|
|
söylenen sözü pekiştirmek veya şaşkınlığı belirtmek için kullanılan bir ikileme |
hele hele |
|
|
bir şeyi genişçe bir kumaş parçasının içine koyup dört köşe sarma |
bohçalama |
|
|
bir tür kına çiçeğine, pencere kenarında kısmetini beklermişçesine verilen ad |
cam güzeli |
|
|
tasa ve kaygı dolu düşüncelere, fikirlere dalma |
efkarlanma |
|
|
evde saklanan menkul değerler |
yastık altı |
|
|
cennete benzetilerek yapılan bahçe |
irem |
|
|
tavlada bir zor kombinasyonunun umulmadık iyi rastlantı anlamında da kullanılan farsça adı |
düşeş |
|
|
büyükşehir |
megapol |
|
|
kadınsı |
efemine |
|
|
sıkıntıyı bezginliği usanç acı veya yorgunluğu bir nida ile ortaya koymak, belirtmek |
of çekmek |
|
|
mecazen dikkatini belirli bir noktada toplama |
odaklanma |
|
|
açık ve düzgün harflerle yazılmamış yazılar |
okunaksız |
|
|
seyir halindeyken vites küçülterek aracın hızını azaltma |
motor freni |
|
|
belgegeçer |
faks |
|
|
coşku ve hoşnutluk belirten yaşa ile yakın anlamlı bir ünlem |
oley |
|
|
dalga halinde yapılan bir stadyum gösterisine adını veren ülke |
meksika |
|
|
bir menekşe türüne adını veren ülke |
cezayir |
|
|
argoda çok iyi en üst derece |
on numara |
|
|
ünlü, tanınan, iletişim ortamlarında boy gösteren kişiler |
medyatik |
|
|
yakalamak veya daha da uzaklaşmasını sağlamak için takip etmek |
kovalamak |
|
|
ölçü aletleri, saat ve göstergelerde sayı ve işaret göstermeye yarayan hareketli iğne |
ibre |
|
|
bir iş için yetiştirilmekte eğitilmekte olan kimse |
aday |
|
|
karadeniz ağzına özgü, daha çok cümlelerin başlangıç sözü olarak kullanılan kelime |
haçan |
|
|
hafif para cezası, hapis veya meslek ve sanattan alıkonulma ile cezalandırılan suç |
kabahat |
|
|
kalorifer petekleri için de kullanılan fransızca kökenli söz, bir akaryakıtın yanmasından ya da sıcak bir akışkandan aldığı ısıyı dışarı ileten dökme demir, çelik ya da alüminyumdan yapılmış dilimli borulardan oluşan ısıtma aracı.2.bağlı bulunduğu motordaki ısı derecesinin yükselmesini önleyen soğutucu. |
radyatör |
|
|
açık sarı renk |
bal köpüğü |
|
|
ademoğlunun gücünü ve yeteneklerini aşan, fevkalbeşer |
insanüstü |
|
|
kabul edilen, üzerinde anlaşmaya varılan husus, asgari müşterek |
ortak payda |
|
|
kendisine gösterilen sevgi saygı ve değerden güç alıp yersiz ve aşırı davranışlarda bulunan kişi |
şımarık |
|
|
ince ve seyrek dokunmuş, hafif ve yumuşak pamuklu bezden yapılmış başörtüsü |
tülbent |
|
|
genellikle içine resim gibi şeyler konulup boyunda taşınan süs eşyası |
madalyon |
|
|
bir oyuğa, yuvaya yerleştirilmiş tesisat veya araçlar için kullanılan fransızca kökenli söz |
ankastre |
|
|
ölüm tehlikesi içeren durumdan hayatını kaybetmeden kurtulmak |
sağ çıkmak |
|
|
toleransı, müsamahası olmayan, anlayışsız |
hoşgörüsüz |
|
|
uygunsuz düşmek, yersiz olmak |
abes kaçmak |
|
|
dil devrimi döneminde canlandırılmış dünya anlamına gelen sözcük |
acun |
|
|
yüksek rakımlı yazlık yerleşim yeri |
yayla |
|
|
yasa sözleşme antlaşma benzeri metinlerde, genellikle rakamlarla belirtilen özgün bölümlerden her biri |
madde |
|
|
yemekten önce sofraya getirilen yemek altlığı yiyecekler |
ordövr |
|
|
ruha ferahlık veren |
iç açıcı |
|
|
sevgisi geçici olmayan vefalı vefakar |
hakikatli |
|
|
ekonomide pay |
marj |
|
|
sinagog da denen musevi ibadethanesi |
havra |
|
|
bir şeyi dağılacak ölçüde dökmek saçmak |
serpmek |
|
|
toprağı kazma, kazı anlamında arapça kökenli söz |
hafriyat |
|
|
şehiriçi yollarda, bir hava hattından elektrik akımı alarak çalışan otobüs |
troleybüs |
|
|
ansızın, hemencecik, beklenmedik bir anda |
birdenbire |
|
|
yakalanma veya birine muhtaç kalma anlamında kullanılan deyim |
eline düşme |
|
|
tüm okyanuslarda yaşayan katil balina olarak da bilinen, siyah beyaz renkli bir balına türü |
orka |
|
|
bir şey içilirken alınan tat |
içim |
|
|
biçem |
üslup |
|
|
içinde katı maddeler çözünmüş olan sıvı, solüsyon |
eriyik |
|
|
argoda görgüsüz kaba anlayışsız terbiyesiz ve uyumsuz kimse, zonta |
maganda |
|
|
çekinmeyi gerektiren, mahzurlu |
sakıncalı |
|
|
mecazen bir işe ilk kez girişmek |
adım atmak |
|
|
bununla kafanı meşgul etme, boşver, hatırlama bile |
unut gitsin |
|
|
argoda telafisi olmayan çok kötü bir duruma düşmek |
hapı yutmak |
|
|
kitap ya da dergi gibi yazılı eserleri çizim, resim ve uygulamalı sanatın diğer yöntemleriyle resimleyen sanatçıya verilen isimdir. |
desinatör |
|
|
aklı başından alınmış olan kişi |
alık |
|
|
argoda para özellikle de kağıt para anlamında bir söz |
papel |
|
|
nöbeti hastane yerine evde tutan ve her an hastaneden çağrılmayı beklenen doktor |
icapçı |
|
|
hücum, taarruz |
saldırı |
|
|
birbirinin içinde dağılmak |
karışmak |
|
|
sinir bilimsel, sinir hastalıklarıyla ilgili |
nörolojik |
|
|
bir performans sergilemek için bir gösteri platformunda izleyici önüne çıkmak |
sahne almak |
|
|
estetik beğenisi gelişmiş olan, güzeli çirkinden ayırabilen kişi |
zevk sahibi |
|
|
tac mahal ile ünlü babür imparatorluğunun eski başkenti, hindistanın gayri resmi kültür başkenti |
agra |
|
|
iki şey arasındaki bağlılık ilgi |
alaka |
|
|
yerleşke |
kampüs |
|
|
pars |
leopar |
|
|
kompozitör |
besteci |
|
|
bireyin davranış biçimlerini belirleyen üstün ana özellik, seciye |
karakter |
|
|
askeri birliklerin bulundukları yer ya da bir şehri savunan askeri birlikler |
garnizon |
|
|
genellikle aşk ve ihaneti konu eden basit roman serisi |
beyaz dizi |
|
|
adını bir dakikadaki dönme sayısından alan küçük ebatlık plak |
kırkbeşlik |
|
|
suçu bildirmek veya suçluyu ele vermek için kullanılan telefon numarası |
ihbar hattı |
|
|
aşk |
sevi |
|
|
pirinç ve şeker kamışından yapılan rakı |
arak |
|
|
sosyal ilişkilerinde saygılı ve özenli olan |
kibar |
|
|
baskıcı devlet düzeni üzerine kurulmuş radikal ulusçu siyasi ideoloji |
faşizm |
|
|
elbise kılıfı |
gamboç |
|
|
genellikle üçgen biçiminde olan otomobil camlarına verilen ön ad |
kelebek |
|
|
bariz, besbelli, göze çarpan, açık |
belirgin |
|
|
yapamayacağı bir işe girişmek, özenmek, heves etmek |
yeltenmek |
|
|
aşırı bir gelişme göstermek, çok büyümek irileşmek |
devleşmek |
|
|
halk ağzında kurban kesmek |
kan akıtmak |
|
|
yadırgamak, bir şeyi tuhaf ve yabancı bulmak |
garipsemek |
|
|
yapma veya sahte olmayan, gerçek |
sahici |
|
|
bir kelimeyi veya kavramı, kabul edilenin dışında başka anlamlara gelecek biçimde kullanma |
mecaz |
|
|
yol gösteren, liderlik eden kimse |
önder |
|
|
ciddi bir eseri alaya alan güldürü amaçlı eser |
parodi |
|
|
coşkulu mutluluk duygusu |
sevinç |
|
|
ege ve akdeniz kıyılarında belli rotalarda yapılan deniz yolculukları |
mavi tur |
|
|
tepkime yoluyla enerji elde edilen düzenek veya endüstri kuruluşu |
reaktör |
|
|
yüz bulup yüzsüzleşmek |
şımarmak |
|
|
yanında kimse olmadan, yalnız |
tek başına |
|
|
üyesi olmadığı halde bir partinin, bir kuruluşun görüşlerini benimseyen bir akımın taraftarı olan kimse |
sempatizan |
|
|
kaderin olasılık hesabı |
kısmet |
|
|
kanunuevvel |
aralık |
|
|
davar |
küçükbaş |
|
|
burnun altını kaplayan, alışılmıştan gür ve uzun kıl birikintisi |
pos bıyık |
|
|
sulama yapmadan tarladan ürün alınması yollarını gösteren zirai teknikler bütünü |
kuru tarım |
|
|
yapımcı |
prodüktör |
|
|
belli disiplinler dahilinde öğrenilen saldırı, savunma ve göğüs göğüse mücadele tekniklerinin genel adı |
yakın dövüş |
|
|
boş ve anlamsız sözler söylemek |
zırvalamak |
|
|
kandilde veya mumda yağı emerek yanmasını sağlayan, türlü biçimlerde bükülmüş veya dokunmuş pamuktan yapılan ip |
fitil |
|
|
Isıtma ve soğutma sistemleri ile çalışan sıcaklığın sabit düzeyde kalmasını sağlayan alet |
termostat |
|
|
bazı yörelerde çarşı ekmeği de denilen, altı düz üstü kabarık, yuvarlak ekmek çeşidi |
somun |
|
|
kozmetik sektöründe kullanılan ve buharlı damıtma yöntemiyle güzel kokulu bir çiçekten eld edilen ham madde |
gül yağı |
|
|
tendon, kemik ve kıkırdakta bulunan, protein yönünden zengin bağ dokusu |
kolajen |
|
|
spor müsabakalarında hareketleri ve sözleriyle seyirciyi coşturan kimsenin yaptığı iş |
amigoluk |
|
|
yaprak uçları batıcı, beyaz çiçekleri aşağı doğru sarkık, park ve bahçelerde kullanılan süs bitkisi |
avize ağacı |
|
|
adını avustralyalı bir opera sanatçısından alan, şeftali ile yapılan, vanilyalı dondurma ile servis edilen tatlı |
peşmelba |
|
|
insan vücudunun herhangi bir boşluğunu, muayeneyi kolaylaştırmak için aydınlatıp görünür duruma getiren alet |
endoskop |
|
|
tarihte varlıklı kimselerin ve devlet büyüklerinin buyruğunda çalışan, işlerini gören kimselere verilen ad |
kethüda |
|
|
fars edebiyatının en büyük şairlerinden sadi şirazinin ünlü eseri |
gülistan |
|
|
gökçeadanın diğer adı |
imroz |
|
|
toprak damı düzlemek ve pekiştirmekte kullanılan silindire halk arasında verilen ad |
loğ taşı |
|
|
Dayanaksız |
Mesnetsiz |
|
|
bir sıvıyı şırınga vb. ile vermek, içitmek |
Zerk etmek |
|
|
sevgi ve saygıdan doğan bağlılık |
vefa |
|
|
zengin kalkışının motor sporlarındaki iz düşümü olan yarışın ön adı |
drag |
|
|
bir hayvan veya bitki türünden daha iyi verim alabilmek amacıyla yapılan işlem |
ıslah |
|
|
maydonoz ailesinden kokulu tohumu hamur işlerinde ve içki yapımında kullanılan bir bitki |
anason |
|
|
diller arası aktarılmış söz veya yazı |
çeviri |
|
|
yaşanacak bir konut bulup eşyalarla döşemek |
ev kurmak |
|
|
kağıdın üzerine kalemle atılan kimlik işareti |
ıslak imza |
|
|
başkalarına duyurmadan, belli etmeden |
gizli saklı |
|
|
Kitap yazan veya kitap hazırlayan, bir eseri ortaya koyan ve eserin sahibi olan kimse, yazar |
Müellif, muharrir |
|
|
(birine) suç atmak, iftira etmek, bir kimseyi yok yere suçlamak. |
Kara çalmak |
|
|
Yiğitlik, yüreklilik |
Hamaset |
|
|
Mısırda yer alan akdeniz kizildeniz ve İsraille çevrili olan tarihi yarım ada |
Sina |
|
|
Sabah ezanının makamı |
Saba |
|
|
Her türlü korku tasa ve tehlikeden uzak güvende olma durumu |
Selamet |
|
|
Canlandırma anlamindaki fransizca kökenli sözcük |
Animasyon |
|
|
Aracılığıyla, yardımıyla, korumasında anlamlarinda bir söz |
Sayesinde |
|
|
Politeist |
Çoktanrıcı |
|
|
Sembollerden faydalanan, kehanete varan düş çözümleme yöntemi |
Rüya tabiri |
|
|
Hindu abdalı |
Sadu |
|
|
Yaprakları yemeklerde çeşni olarak kullanılan bir ağaç |
Defne |
|