Use LEFT and RIGHT arrow keys to navigate between flashcards;
Use UP and DOWN arrow keys to flip the card;
H to show hint;
A reads text to speech;
256 Cards in this Set
- Front
- Back
karşı çıkmak |
to oppose |
|
anahtar |
key |
|
nazik |
kind |
|
değiştirmek |
to change |
|
hafif |
feather |
|
sırt çantası |
backpack |
|
bilek |
wrist |
|
erkek kardeş |
younger brother |
|
meşrubat |
soda |
|
alın |
forehead |
|
tepe |
hill |
|
mağlup |
loser |
|
final |
final |
|
futbol |
soccer |
|
Dünya kupası |
World Cup |
|
zafer |
victory |
|
gol |
goal |
|
defans |
defense |
|
atak |
attack |
|
vuruş yapmak |
kick |
|
pas |
pass |
|
galip |
winner |
|
top |
ball |
|
turnuva |
tournament |
|
tezahürat |
cheer |
|
penaltı |
penalty |
|
Nerelisin? |
Where are you from?
|
|
Kaç yaşındasın? |
How old are you? |
|
Telefon numaran ne? |
What's your phone #? |
|
Adın ne? |
What's your name? |
|
Bu nedir? |
What's this? |
|
Ne dedin? |
What did you say? |
|
Nerede çalışıyorsun? |
Where do you work? |
|
Banyo nerede? |
Where is the bathroom? |
|
Nerede yaşıyorsun? |
Where do you live? |
|
Doğum günün ne zaman? |
When is your birthday? |
|
Türkçeyi nerede öğrendiniz? |
Where did you learn Turkish? |
|
Ne kadar zamandır Türkçe öğreniyorsunuz? |
How long have you been studying Turkish? |
|
Türkiye'ye hiç gittiniz mi? |
Have you ever been to Turkey? |
|
Türk yemeklerini seviyor musunuz? |
Do you like Turkish food? |
|
çalışma odası |
office/study |
|
fatura |
bill (utility bill) |
|
yaprak |
leaf |
|
baş dönmesi |
dizzy |
|
sağlıklı |
healthy |
|
tatil |
vacation |
|
bacak |
leg |
|
defter |
notebook |
|
kalem |
pen/pencil |
|
tahta |
board/wood |
|
bilgisayar |
computer |
|
sıra |
desk |
|
silgi |
eraser |
|
ders |
lecture |
|
sormak |
ask |
|
izlemek |
to watch |
|
maaş |
salary |
|
çiçek açmak |
to bloom |
|
bahşiş |
tip |
|
alarmlı saat |
alarm clock |
|
yün |
wool |
|
çekiç |
hammer |
|
şarap |
wine |
|
dolu |
hail |
|
birisinin nabzına bakmak |
to take ones pulse |
|
duvar |
wall |
|
kazanan |
winner |
|
dürüst |
honest |
|
üst |
superior |
|
oda |
room |
|
kolye |
necklace |
|
şeftali |
peach |
|
bagaj kontrolü |
luggage check |
|
temizlemek |
to clean |
|
çiçek açmak |
to bloom |
|
elektrik süpürgesi |
vacuum |
|
kurt |
wolf |
|
Kulaklık |
headphones |
|
karınca |
ant |
|
sakal |
beard |
|
dikmek |
to mend |
|
dar |
narrow |
|
kuruyemiş |
nut |
|
yüzük |
ring |
|
bitirmek |
to finish |
|
testere |
saw |
|
alışveriş merkezi |
mall |
|
nezle |
cold |
|
takım |
team |
|
kütüphane |
library |
|
takvim |
calendar |
|
topuk |
heel |
|
kirpik |
eyelash |
|
çatal |
fork |
|
gölet |
pond |
|
fırçalamak |
to brush |
|
kesmek |
to cut |
|
karşı çıkmak |
to oppose |
|
Benzemek |
resemble |
|
eşarp |
scarf |
|
kazak |
sweater |
|
bot |
boot |
|
bere |
beanie |
|
kat kat giysi |
layers of clothing |
|
Kapşonlu sweatshirt |
hoodie |
|
kulaklık |
earmuff |
|
kolsuz mont |
down vest |
|
yeni bir hobi denemek |
try a new hobbie |
|
tembellik etmek |
to be lazy |
|
sıcak kalmak |
to stay warm |
|
kartopu oynamak |
to have a snowball fight |
|
film izlemek |
watch movies |
|
kardan adam yapmak |
build a snowman |
|
Umarım çok iyi bir kış tatili geçirirsin! |
Happy winter holidays |
|
Gelecek yıl görüşürüz! |
See you next year |
|
iyi tatiller! |
Happy holidays |
|
Kendine iyi bak! |
warm wishes |
|
Tatil keyfini çıkarın! |
Enjoy the holidays |
|
Yeni yıl için en iyi dileklerimle! |
Best wishes for the new year |
|
tabela |
sign |
|
Arapça |
Arabic |
|
Kanton lehçesi |
Cantonese |
|
Fransızca |
French |
|
İbranice |
Hebrew |
|
Hintçe |
Hindi |
|
Macarca |
Hungarian |
|
Lehçe |
Polish |
|
Rusça |
Russian |
|
İsveççe |
Swedish |
|
fırtına |
lightning |
|
hapşırmak |
to sneeze |
|
tadını çıkartmak |
to enjoy |
|
yazar |
writer |
|
oyuncak ayı |
teddy bear |
|
Sevgililer Günü |
Vday |
|
öpücük |
kiss |
|
romantizm |
romance |
|
sarılmak |
to hug |
|
randevu |
date |
|
aşk tanrısı |
Cupid |
|
Sen benim için çok şey ifade ediyorsun. |
You mean so much to me. |
|
Sevgililer gününü benimle geçirir misin? |
Will you be my Valentine? |
|
Ben seni daha çok bir arkadaş olarak görüyorum. |
I think of you as MORE than a friend |
|
Sana olan aşkımı taşıyabilmek için yüz kalp yetmezdi. |
A hundred hearts would be too few to carry all my love for you. |
|
Aşk sadece aşktır. Asla açıklanamaz |
Love is just love. It can never be explained. |
|
Benim daha iyi biri olmaya çabalamamı sağlıyorsun. |
You make me want to be a better man. |
|
Yaptığın her şeyin aşkla yapılmasına izin ver. |
Let all that you do be done in love. |
|
Sana olan sevgimi kelimelerle tarif edemem.. |
Words can't describe my love for you. |
|
Biz birlikte olmak için yaratılmışız. |
We were meant to be together. |
|
Eğer bunu okurken birisini düşünüyorsan, kesinlikle aşıksın. |
f you were thinking about someone while reading this, you're definitely in love. |
|
Sen benim güneşimsin, aşkım. |
You are my sunshine, my love. |
|
Çok yakışıklısın. |
You're so handsome. |
|
Senden hoşlanıyorum. |
I've got a crush on you. |
|
tavan |
ceiling |
|
şemsiye |
umbrella |
|
yayla |
plateau |
|
karşılama |
greeting |
|
su şişesi |
water bottle |
|
meşgul |
busy |
|
bulutlu |
cloudy |
|
sığır eti |
beef |
|
uzaktan kumanda |
remote control |
|
radyo yayını |
broadcast |
|
Eurovision Şarkı Yarışması |
duh |
|
uydu televizyon |
satellite tv |
|
En sevdiğiniz televizyon şovu nedir? |
What's your fave show |
|
Televizyon izlemek sizin için neden bu kadar kötü? |
Why is TV so bad for you? |
|
gökkuşağı |
rainbow |
|
çimdiklemek |
to pinch |
|
cüce cin |
leprechaun |
|
yaprak |
leaf |
|
rüzgarlı |
windy |
|
çimen |
grass |
|
yağmurlu |
rainy |
|
Açıklamak |
to explain |
|
belirti |
symptom |
|
siyaset
|
politics |
|
yuvarlak |
round |
|
şifonyer |
dresser |
|
tavada kızartmak |
stir-fry |
|
saç kremi |
conditioner (For hair) |
|
tek kişilik yatak |
single bed |
|
yazar |
writer |
|
kase |
bowl |
|
aynı fikirde olmamak |
disagree |
|
Ne başarı nihaidir ne de başarısızlık ölümcül; önemli olan devam etme cesaretidir. |
Success is not final, failure is not fatal: it is the courage to continue that counts. |
|
Bir araya gelmek bir başlangıç; bir arada kalabilmek ilerleme; işbirliği ise başarıdır. |
Coming together is a beginning; keeping together is progress; working together is success. |
|
Her zaman kendin ol, kendini ifade et, kendine inan, dışarı çıkıp başarılı bir kişiliği taklit etme. |
Always be yourself, express yourself, have faith in yourself. Do not go out and look for a successful personality and duplicate it. |
|
Sabır, sebat ve terleme başarı için rakipsiz bir kombinasyondur. |
Patience, persistence and perspiration make an unbeatable combination for success. |
|
Hayatta başarılı olmak için iki şey gerekir: cehalet ve güven. |
To succeed in life, you need two things: ignorance and confidence. |
|
Eğer başarı istiyorsan, başarıyı hedefleme; sadece sevdiğin ve inandığın şeyi yap, o kendiliğinden gelecektir. |
Don't aim for success if you want it; just do what you love and believe in, and it will come naturally. |
|
Hayatımda tekrar ve tekrar başarısız oldum ve ben bu yüzden başarılıyım. |
I've failed over and over and over again in my life and that is why I succeed. |
|
Ben bir adamın başarısını ne kadar yükseğe tırmandığıyla değil, düşünce ne kadar geri zıplayabildiğiyle ölçerim. |
I don't measure a man's success by how high he climbs but how high he bounces when he hits bottom. |
|
En tatlı gelen şeydir başarı/ Ömrünce asla başarılı olamayana |
Success is counted sweetest / By those who ne'er succeed. |
|
Başarınızın boyutu arzunuzun gücü; hayalinizin büyüklüğü; ve yol boyunca hayal kırıklığını nasıl idare ettiğinizle ölçülür. |
The size of your success is measured by the strength of your desire; the size of your dream; and how you handle disappointment along the way. |
|
Başarılı bir adam başkalarının ona attığı tuğlalarla sağlam bir temel örebilendir. |
A successful man is one who can lay a firm foundation with the bricks others have thrown at him. |
|
sirke |
vinegar |
|
çöl |
desert |
|
fincan |
cup |
|
varmak |
arrive |
|
Bütün gece partilemek. |
Party all night. |
|
Arkadaşlarınızla kampa gidin. |
Go camping with friends. |
|
Kitap okuyun. |
Read books. |
|
Alışverişe çıkın. |
Go shopping. |
|
Film maratonu yapın. |
Have a movie marathon. |
|
Bir araba yolculuğuna çıkın. |
Go on a road trip. |
|
Evde kalıp dinlenin. |
Stay at home and rest. |
|
Yürüyüşe gidin. |
Go hiking. |
|
Ödevi erkenden bitirin. |
Finish homework early. |
|
Bir konsere gidin. |
Go to a concert. |
|
Yurtdışına seyahate çıkın. |
Travel abroad. |
|
Bilgisayar oyunları oynayın. |
Play video games. |
|
Gönüllü işi yapın. |
Do volunteer work |
|
Staj yapın. |
Do an internship. |
|
ishal |
diarrhea |
|
Issız ada
|
deserted island
|
|
bilimkurgu |
science fiction |
|
üreme |
breeding |
|
çok tehlikeli |
too dangerous |
|
güvenlik |
security |
|
rüşvet |
bribe |
|
cinsiyet |
gender |
|
Akıllı kız. |
Clever girl. |
|
tarih öncesi |
prehistoric |
|
genetik mühendisliği |
genetic engineering |
|
yatırımcı |
investor |
|
klonlama |
cloning |
|
soyu tükenmiş |
extinct |
|
inşaat işçisi |
construction worker |
|
ciddi
|
serious
|
|
gergin
|
nervous
|
|
belgesel
|
documentary
|
|
ölçmek
|
measure
|
|
yarasa
|
bat (animal)
|
|
gizem
|
mystery
|
|
kaybetmek
|
to lose
|
|
kırışık
|
wrinkle
|
|
Kısa kollu
|
short-sleeved
|
|
kazmak
|
to dig
|
|
dürüst
|
honest
|
|
gözden geçirmek
|
revise
|
|
halı
|
carpet
|
|
çakmak
|
lighter
|
|
yabani ot
|
weed
|
|
tatminsiz
|
unsatisfied
|
|
çorak arazi
|
wasteland
|
|
örümcek
|
spider
|
|
güçlü
|
strong
|
|
ahududu
|
raspberry |
|
boyamak |
to dye |
|
batı yemeği |
Western Food |
|
Asılı durmak |
to hang |
|
alıcı |
receipt |
|
ittirmek
|
to push
|
|
turlamak
|
to tour
|
|
susamış
|
thirsty
|